Hz Mevlana;
Bizi bilen bilir
Bilmeyen de
Kendisi gibi bilir… demiş.
Ne güzel söylemiş.
Son zamanlarda, özelliklede bizim medya sektöründe, hemen herkes başkasını bilemiyorsa kendisi gibi zannediyor.
Zannı üzere konuşuyor, yazıyor…
Adamın işi gücü mesleği yok.
Kendisine bir site açmış, şantaj, tehdit her türlü kirli argümanı kullanarak para devşiriyor(özellikle “kazanıyor” demiyorum), herkesi de öyle zannediyor.
Maalesef ve mateessüf, sektörümüzde bu tiplerden epeyce oluştu…
Bu oluşumda iki etken çok önemli oldu.
Birincisi; teknoloji veÂÂ iletişimin akıl almaz gelişimi.
İkincisi; denetimin ve otokontrolün olmayışı.
Teknolojiye veya iletişimin gelişmesine karşı olmamızın mümkünatı yok elbette.
Denetim, devletin atması gereken bir adım.
Daha geçen ay Avrupa’nın dev medya kuruluşlarını gezdim, nasıl denetlendiklerini ve nasıl otokontrol sistemine tabii olduklarını gördüm.
Bizim o anlayışa evrilebilmemiz için bir zamana ihtiyacımız var, biliyorum.
Ama biz gazetecilerin, en azından, “mensubiyet” duygusuna ne oldu ?
Bundan on yıl öncesine göre on kat daha kötü durumdayız.
Kendimize ait bir başarı öyküsü oluşturmaya çalışma yerine; karşısında, kendince, başarılı bulduğunu yerden yere vurmaya, olmadık iftira ile yine kendince yıpratmaya çalışıyoruz.
Oysaki “mensubiyet” duygusu en yüksek mesleklerden birisidir gazetecilik mesleği…
Ayrıca insanın doğasında vardır, kendisine yakın olanı koruma dürtüsü.
Ve evrensel ahlaki kuraldır; “insanlar suçları sabit görülünceye kadar masumdurlar”…
Bu evrensel kurala her meslekten ziyade bizim mesleğimizde daha fazla müracaat edilir.
Zira; gazeteci yazdıklarından dolayı daha sık bu kurala muhatap olur…
Buradan kamuoyuna ve meslek mensubu arkadaşlarıma açıkça ilan ediyorum;
Gazetecinin yalan, iftira, çarpıtılmış, abartılmış haber yapma hakkı yoktur.
Olanı olduğu gibi vermesi de gazetecinin namusudur.
Ve kesin ifadeler kullanmamalıdır gazeteci.
Taki; hüküm mahkemede kesinleşinceye kadar.
Mevlana’nın: “Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder.” dediği gibi…
Gazeteci hüküm kesinleşinceye kadar edebini muhafaza etmelidir.
Son günlerde cemiyetimizin üyesi olmayan gazeteci Recep Kapucu hakkında medyada çıkan hem Yakutiye Belediyesini ve hemde bir işletmeci şahsı dolandırdığı, rüşvet aldığı şeklindeki iddialar mahkemece tescil edilinceye kadar bize düşen bu konuda kesin hüküm kurmamaktır.
Buradan T.C. Savcılarına ve Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’a sesleniyor, göreve davet ediyorum: Lütfen gazeteci Recep Kapucu ya atılan bu ağır suçlamaları yargıya taşıyın.
Gazeteci arkadaşlarımıza da sesleniyorum: yargı sonuçlanıncaya kadar hiç kimseye ve bilhassa meslektaşlarımıza karşı duyarlı olalım, kesin hüküm cümleleri kurmayalım…
Ne diyor Mevlana; “incitme incittiğin yerden incinirsin.”
Ve yine ne diyor hazret;
düşündüğünü söyle
söylediğini yap
yaptığının arkasında dur
ama dikkat et
sözlerinin altında ezilme…